Yerel seçimlere 40 gün kala siyasi partiler; Belediye Başkanı, Belediye meclisi ve il genel meclisi üyesi aday listelerini ilgili seçim kurularına teslim edecekler.
30 Büyükşehir Belediye Başkanı, 1.351 Belediye Başkanı, 1.251 İl Genel Meclisi üyesi ve 20.500 Belediye Meclisi üyesi seçilecek.
Bu görevler için seçimlere katılan tüm siyasi partilerden yüz binlerce insan rakipleriyle yarışacak.
Mevcut Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarının anti demokratik işleyişi yüzünden her seçimde adaylaşma sürecinde tartışmalar, polemikler olurdu ama bu seçimler öncesi kadar demokrasi dışı, adaletsiz ve kirli yöntemlerle aday belirlemesi yapılmadı.
Parti ayrımı yapmaksızın tüm partilerde bir traji-komik tiyatro oynanıyor.
Seç beni, seçeyim seni mantığıyla gerçekleştirilen parti içi yarışlarda ne yazık ki, siyasi etiğe uymayan her türlü yöntem denendi.
Düşünün ki, 3- 4 dönem bir partide milletvekilliği yapmış kişiler, “haydi birkaç dönem de belediye başkanlığı yapayım” deme hakkını kendisinde görebiliyor.
Ya da birkaç dönem belediye başkanlığı yapmış kişiler yeniden aday gösterilmeyince istifa ediyorlar.
Üstelik de yıllarca partide her konumda kendisine her türlü imkanlar sunulan bu muhterisler istedikleri olmayınca partisine en ağır eleştiri ve hakaretleri yapmaktan çekinmiyorlar.
Kuşkusuz ilk kez bu tür bir göreve talip olan parti emekçilerinin hiç de adil olmayan yöntemlerle saf dışı bırakılmasına karşı gösterdikleri tepki ve eleştirileri anlayışla karşılayabiliriz.
Ama uzun yıllar üyesi olduğu partilerin kendilerine sunduğu imkanları ölene kadar kullanma hakları varmış gibi hırs ve egolarına yenik düşen siyasetçilerin söyleyecek tek sözü olmaması gerekir.
Ancak yeni ve idealist kadrolar yetiştirmek yerine” sen-ben- bizim oğlan” partiyi yönetelim anlayışıyla siyaset yapanlar seçimler öncesi bu tür insanların şantajlarına da boyun eğmek zorunda kalıyorlar.
Kişilerden bağımsız olarak adil, demokratik, emek ve liyakat esasına dayalı aday belirleme yöntemlerini çok önceden belirleyip, oyunun kurallarına uygun şekilde oynanması inanın hiç zor değil.
Siz hiç, kendinden sonra hizmet edecek yeni kadrolar yetiştirmek için çaba gösteren siyasetçi gördünüz mü?
Sanki bu ülke babalarının çiftliğiymiş gibi her dönem görev isteyen, kendilerinden başka bu görevleri yapabilecek kimse yokmuş gibi davranan bu kendini ve haddini bilmezler sanki miras bırakır gibi aynı görevlere çocuklarını getirmek için uğraşıyorlar.
Daha da uygunsuz ve çirkin olan ise “Bu parti olmazsa, bir süre de başka bir parti de devam edelim” şımarıklığı ve aymazlığıyla siyaset yaptığını sananlar.
Kimse yapılan bu ilkesiz siyaset yapma tarzını parti içi yarış diye yutturmaya kalkmasın.
Yarış, kuralları önceden belirlenmiş, rakipleri eşit koşullarda mücadele edecek ortamda yapılır.
Hiçbir ideolojik alt yapısı olmayan, kişisel çıkar ve rant paylaşımı uğruna siyaset yapanlar için hangi parti ya da ittifakın olması önemli değildir.
Öte yandan siyasette zamana ve koşullara uygun politika yapılması siyasetin doğasına uygun görülebilir.
Zamanın ruhunu kavrayarak düşünsel ve politik olarak değişime ayak uydurmaya çalışanlara söyleyecek sözümüz yok.
Ancak kişisel, grupsal ya da parti çıkarlarına uygun olarak kendini değiştirenler, menfaat pazarlığı yapanlar, değişimden söz edemezler.
En tepeden, en alt kademelere kadar siyaset yapma tarzını yeniden gözden geçirmek ilkeli politika yapmak zorundayız.
Siyasi partilerin yeni ve genç kadroları önceden belirleyerek belli görevlere hazırlamak üzerine projeler üretmesi gerekir.
Her partide parti okulları veya siyaset akademilerinin varlığında söz edilir ama doğrusu bu kurumların şimdiye kadar ciddi bir başarısını göremedik.
En önemlisi de” bu kentte bu adaydan başka seçim kazanacak kimseyi bulamadık.”
Özrü, kabahatinden büyük derler ya;
“O ayıp da size yeter!”
Ya seçim kazanabilecek nitelikli, inançlı kadroları yetişmek için parti olarak hiçbir şey yapmadınız ya da o kentin rantını bırakmak istemeyen dinozorlar, kirli yöntemler ve ayak oyunlarıyla partiyi teslim almışlardır.
Her iki durumda da siyaseti kirleten bu siyaset baronlarından kurtulmadıkça parti içi demokrasinin hakim kılınacağı, halktan, emekten, insandan yana politikaların uygulanacağı siyasi partilerden söz edemeyiz.
Sözün özü; ülkemizin geleceğini belirleyecek önemde yerel seçimlere ne siyasi partiler ne de yurttaşlar hazır değiliz.
AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 20.02.2024/BODRUM