“Bir zamanlar küçük ve tatlı bir kız vardı; kim görse ondan hoşlanırdı, özellikle de büyükannesi.
Öyle ki, torununa ne vereceğini bilemezdi. Bir keresinde ona kırmızı kadifeden bir başlık hediye etti. Şapka kıza o kadar yakıştı ki, başından çıkarmaz oldu.
Bu yüzden de herkes ona Kırmızı Başlıklı demeye başladı. Bir gün annesi ona, “Gel bakalım Kırmızı Başlıklı, şu kurabiyeyle şarabı büyükannene götür. Kadıncağız hasta ve halsiz; bu ona iyi gelecektir.
“Acele et ki, sıcak basmadan oraya varasın. Anayoldan ayrılma sakın, oraya buraya sapma. Yoksa şişeyi düşürüp kırarsın; büyükannen de şarapsız kalır. Eve girince günaydın demeyi unutma, her köşeye da bakmaya kalkışma” dedi.
“Merak etme” diyen küçük kız annesiyle vedalaştı…..”
Her çocuğun mutlaka bir şekilde okuduğu veya dinlediği, ajitaktif masaldır “kırmızı başlıklı kız” masalı.
Bu masal,edebiyat camiasında Grimm Kardeşler olarak tanınan Jacop Grimm ve Wilhelm Grimm isimli kardeşlere aittir.
Grimm kardeşlerin “Kırmızı başlıklı kız” masalından başka,tüm Dünya çocukları tarafından sevilen, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Külkedisi, Hansel ile Gratel, Bremen Mızıkacıları, Çizmeli Kedi, Uyuyan Güzel …gibi çok bilindik masalları vardır.
Burada size bu masalları tekrar anlatacak değilim,,amacım sadece birazcık beyin fırtınası(Brainstoroming) yaparak, çocukluğumuzdan itibaren bize hep ormanı ve orman sakinlerini korkunç canlılarmış gibi gösterenlere karşı muhalefet oluşturmak istiyorum ….
Aslında “kırmızı başlıklı kız” bize anlatıldığı gibi babaannesine pasta ve şarap götüren masum biri değil…! .
Alman İmparatorluğunun derin devletinde görevli faşist bir ajan.
“Büyükanne” olarak bildiğimiz kişi ise Ormanda yaşayan Cumhuriyet yanlısı direniş örgütü içine sızmış bir kripto,
Kırmızı başlıklı kızın sepetine ne pasta var ne nane likörü, kriptoya götürülen taktik belgeler var o sepette.
Hain ve vahşi(!) kurt ise,Devrimci,Yurtsever, Cumhuriyetci direniş örgütünün lideridir…
Görüyorsunuz,”masallarımız bile kurulu oligarşik düzene destek amacı.üzerine kurgulanmış…
“umutlarınız Pambuk prenses gibi bembeyaz olsun, korkularınız yedi cüceler kadar minnacık…
herkes kendi gerçeğine uygun bir masal anlatıyor bunu da yazın bir kenara…”
“elâlem kendi zamanının kıyısında uzanmış,
ayakları suda,başı söğüt gölgesinde ,
kendi masalını büyütüyor…”
gerçeklerimizi develer duyuruyor halkımıza,
pireler tıraş ediyor sakallarımızı..
tıngır mıngır sallanıyor beşiklerimiz,
nenelerimizin uykusu gelmiyor başka türlü…”
herkes kendi masalına uygun bir gerçek arıyor…”
nereden mi biliyorum…?,
masalıma çok inanıyorum…
17 yaşında çocukları idama gönderen koca ağızlı omuzu
apoletli öcülerle birlikte yazdık bu masalları çünkü…”
“her masal kendi katilini barındırıyor içinde…”
-c.biçer-