Dörtnala Gelip Yatağan’dan Gökova’ya Bir Kısrak Başı Gibi Uzanan Bu Memleket, Bizim.
Milas’ı geçtikten sonra Yatağan Turgut yolu sapağında termik santrali görürsünüz. İşte o santralden güneye Gökova’ya doğru bir çizgi çekerseniz kuş uçuşu 20-30 km sonra Yeniköy termik santrali, ondan 15 km sonrada Gökova’nın kıyısında Kemerköy termik santralini görürsünüz.
Ben, Mert ve Beytül o bölgeye denizden ve karadan bir kaç kere gitmişliğimiz var. Son 10 yılda bu termik santral konusu sohbetlerimizde hep geçmiş, hatta bu sohbetleri burada paylaştığımızda olmuştur. O sohbetlerin bir özetiyle Akbeleni ( Akbelen Milas-Ören yolu üstündeki ikizköyün ormanlık alanı) Yatağan, Yeniköy, Ören Kemerköy termik santrallerini toparlayarak anlatalım.
Bu üç santral 70’lerin sonlarından 80’lerin ortasına kadar yatağandan başlayıp Gökova’ya doğru denize inen güzergahta inşa edilmiş. Ben en son yapılan Kemerköy santralinin direnişini çok iyi hatırlarım. Niye bu cennet köşeye bu santraller yapılmış çünkü bu bölgede linyit yatakları var. Linyit yerin bir kaç metre altında olduğu için yüzeyi tıraşlayarak çıkartılıyor. Sahadan da konveyör’lerle santrale taşındığı için çok ucuza mal ediliyor. Bu maliyetten dolayı hem çıkartılırken yeryüzünün perişan etmesi hem de yakılırken çevrenin içine edilmesi umursanmıyor. Bu şekilde ucuza elde edilen Linyit, toz haline getirilip brülörlerde yakılarak buhar tribünlerinden elektrik üretmek için kullanılıyor. Santrallerin o upuzun bacalarından da yanan kömürlerin yarattığı gaz, aşırı sülfür ve kükürtlü bileşikler hava kirliliği yaratarak asit yağmurlarının yer yüzüne düşmesine neden oluyor. İşin ilginç tarafı da mum dibine ışık vermez ya, yatağındaki santral etrafını değil Turgut’u etkiliyor. Örendeki santral Gökova’nın diğer kıyısı Datça Karaköy’ü etkiliyor. Karaköy’ün meşhur güz domatesinin kökü neredeyse kurumuş durumda.
İşin en önemli yanlarından biri de bu üç santralinde ekonomik ömürlerini doldurması. Bunlar 25 yıl kullanılabilir tesisler. 25 yıl sonra hem çevresel önlemler, hem de güvenlik açısından işletilmeleri çok sakıncalı. Gerekli önlemler alınarak üretim yapılması maliyeti çok artırır. Buna rağmen 40 yaşını aşan bu santraller için onlarca yıl daha yetecek kömür sahaları yapmak istemeleri, bunun için ormanı feda etmeleri aslına bakarsanız ülke ekonomisi bakımından hiç mantıklı değil. Ama Nihat Özdemir ile İbrahim Çeçen’in ekonomisine bir hayli katkı sağladığı çok ortada.
Sonuç olarak Akbelen direnişi doğa için, halk için, köylü için, ülke için, devlet için şanlı ve haklı bir direniştir.