Bodrum’un Sermaye İle Toksik İlişkisi

” Maviyi Yeşile Küstüren “ uygulamalar, şaşırtıcı bir hızla, şaşırtıcı şekilde komplike bir halde, hüzünlü Bodrum’un ruhuna bile tasallut eder hale geldiğinden bu yana, çok iyimser olamıyor insan, Antik Yarımada’nın geleceği hakkında.

Yazının başlığını, Bodrum’un Sermaye İle Toksik İlişkisi olarak attığımdan, bir ilişkiden bahsedeceğim, haliyle. Daha doğrusu veya açıkçası, bu ilişkinin üzücü tarafından, nikahla sonlanmasından. Tecavüzcünün, tecavüz ettiği müşteki ile nikah kıyınca, tecavüz suçunun ortadan kalkması gibi üzücü.

Bodrum, turizmle tanıştığından bu yana, doğal alanlarını talan eden ölçüsüz bir mecranın içine girdi. Ama son yıllarda, deniz-kum- güneş üçlemesiyle, kitle turizmine tutsak olan ” Hüzünlü Bodrum “, mitolojik çağlardan beridir göğsünde taşıdığı eşsiz güzelliklerini, sermaye denilen nobran tanımlamanın mütecaviz yaklaşımına teslim etmek zorunda bırakılıyor.

Sermaye denilen mütecaviz olgu, her alanda yetkin ve maharetli. Siyaset desen, şimdiki Turizm Bakanı’nın yeni sahibi olduğu otel, 25 dönümlük hazine arazisini 2012 yılında kendi şirketine tahsis etmiş. Sanırım Bakan Ersoy yakında bir açıklama yapacaktır, kendisi oteli satın almadan bu tahsisin gerçekleştiği konusunda. Zaten konumuz bakanla veya otelle ilgili değil. Önemli olan, Milattan Sonra (M.S) 2012 yılında, böylesi nazik ve korunması gereken bir coğrafyada, ormanlık alanın, sermayeye tahsisi.

İşin hukuki mecrasında da etkin ve yetkin, bu Sermaye denilen mütecaviz olgu. Hedef basit ;  halktan steril ve müşterisi olmayandan izole bir yaşam alanı oluşturmak. Hedefe ulaşmakta, kanun denilen engeller var dersiniz şimdi. Nostaljik ismiyle kapital, moda ismiyle sermaye o kadar kuvvetli ki, kıyı- kenar kanunu olmasına rağmen, kıyılardaki doğa katliamına dur diyecek alan ve söz sahibi de bulunamıyor. Tespit ediliyor, mühürleniyor, sabaha bir bakıyorsun, olmadık yerde, müstakbel bir turizm darphanesi. İki saatte donan çimento da icat ettiler. Eee, turizm dediğin bacasız sanayi ne de olsa. Dumanı, ondan görünmüyor olsa gerek, hukukçular yangına müdahale etmediğine göre. Belki biraz da miyopluk var.

Muktedirler, bir de imar barışı çıkarıyor. Al sana, tecavüzcü ile nikah. Bodrum’un fikrini soran yok. Tecavüzcü ; aldım! diyor, alıyor. Yeni imar barışı beklentisiyle; bir kere daha ! diyor  ardından, kalkmasını beklerken, zaman aşımının.

Metaverse için oldukça fazla veri oluşturalım. Artırılmış Gerçekçilik mecrasında ” Sanal Bodrum’u” yeniden tasarlamak için. Düşünsenize; Halikarnos Mozolesi, dijital mavilikler içinde, talan edilmiş mitolojik yapılar, topografik yerinde, İskender Mindos kapısında, mandalinler çiçek açmamış…