AK Parti iktidara geldiği dönemde Sağlıkta Dönüşüm adında bir dönüşüm programı uygulamıştır. Bu
program uyarınca Ülkemizin her köşesinde özel hastane ve tıp merkezleri açılmış, tüm bu merkezler
inanılmaz boyutta bütçeler harcanarak ithal tıbbi cihaz ve malzemeler ile donatılmıştır. Uluslararası
sağlık tekellerinin AK Partiye dayattığı bu model ile 90 yıllık Türk Sağlık Sistemi kökten değiştirilerek
hasta müşteriye, doktorlar önce işçiye daha sonra köleye dönüştürülmüştür.
Sistem ilk etapta hastaların az bir farkla tıp merkezlerine ve özel hastanelere gitmelerine olanak
sağladığı için toplum tarafından olumlu karşılanmış ve sağlık politikaları nedeniyle AK Parti uzun
dönem ciddi oy kazanmıştır.
Bu sistemin yaşayabilmesi hekim muayenehanelerinin kapatılması, özel hastanelere işçi olarak
yerleştirilmesi, koruyucu ve 1. Basamak sağlık sistemlerinin öldürülerek tüm hastaların hastanelere
yönlendirilmesine bağlıdır ve bu gerçekleştirilmiştir. Özel hastanelerin ve kurulan hasta garantili
devasa şehir hastanelerinin yaşayabilmesi toplumun sık hastalanmasına ve tüm hastaların hastaneye
gitmesine bağlıdır. Bu nedenle bireylerin hastalanması ve hastanelere gitmesi adeta teşvik edilmiştir.
112 ambülans sistemi bile tıbbi gereklilik olup olmamasına bakılmaksızın her isteyeni hastane acil
servislerine taşımak üzerine yapılandırılmıştır. Bu sayede neredeyse her semtte açılan hastane ve tıp
merkezleri hasta ile dolmuş ve kamu kaynakları bu hastanelere akıtılmıştır. 1. Basamak hekimliği de
içi boşaltılarak repete memurluğuna dönüştürülmüştür.
Bu sistemde hekimler ve sağlık çalışanları, tıbbi ve bilimsel gerekliliklere değil müşteri olarak kabul
edilen hastaların memnuniyetini sağlamaya zorlanmıştır. Yine bu sistemin yürümesi için hekimlerin
ve sağlık çalışanlarının maaşları düşük tutularak hekimlerin kamu hastanelerinden özel hastanelere
transferi sağlanmıştır. Tüm bu Sağlıkta Dönüşüm saçmalığı ile sağlık sistemi çökertilmiş, sağlıkta israf
sistemi ile devasa bir karadelik yaratılmıştır.
Ekonomik kriz ile birlikte hastane ücretlerindeki hızlı yükseliş ve toplumun alım gücündeki düşme,
vatandaşların tekrar kamu hastanelerine yönelmesine yol açmıştır. AK Parti sağlık kaynaklarını,
müteahhitlere, özel hastanelere ve sağlık tekellerine aktarmış olduğundan çökertmiş olduğu Kamu
hastaneleri bu yükü kaldıramamaktadır. Kamu hastanelerinde hızlı bir şekilde artan bu hasta talebini
karşılayacak fiziki ve hekim imkanı bulunmadığından sağlıkta kaos dönemi başlamıştır. Bu kaosla baş
edebilmek için zaten çok düşük maaşlara ağır şartlarda çalışan sağlık ekibine daha fazla yüklenerek
hekimleri adeta kürek mahkumuna dönüştürmüş ve mevcut hekimlerin de kamudan kaçmasına
neden olmuştur.
Bununla birlikte sağlıkta dönüşümün temel politikalarından biri olan hekimlik mesleğini
değersizleştirme, hekimleri onursuzlaştırma, halkın karşısına koyma hekime karşı şikayet ve saldırıları
arttırmıştır. Toplumun en alt eğitim seviyeye sahip kesimleri bile hekimi şikayet etme, hekime
bağırma, gerektiğinde dövme özgürlüğü ile kendinden geçmiştir. Ekonomik sıkıntı ve cehalet arasında
sıkışan halk kitleleri AK Parti iktidarı ile Türk toplumunun değer verdiği kadına, hekime, çevreye,
doğaya, hayvana saldırma özgürlüğüne kavuşmuştur.
Bodrum İlçesi Sağlıkta Çöküşü en derin yaşayan ilçelerden biridir. İl ve İlçe yöneticilerinin
vurdumduymazlığı ile tek kamu hastanesi hizmet veremez noktaya gelmiştir. Bugün Bodrum’da Kamu
sağlık hizmeti verilememektedir. İlçede son 1 yıl içerisinde onlarca hekim istifa etmiştir. Birçok
branşta hekim bulunmamakta, olanlar da tek hekim olarak çalışmaktadır. Saat 17’den sonra çoğu
branş hekimi olmadığından hastalar tedavi için civar illere sevk edilmek zorunda kalmaktadır. Basit
hastalıklar için dahi hastalar il hastanelerine gitmek zorunda kalmaktadır. 112 sistemi burnu akan
hastayı acil servise taksi hizmeti vererek getirdiği için sevk gereken hastaların nakil işlemleri
gecikmektedir. Acil tedavi, ameliyat gerektiren hastalar saatlerce sevk edilecek hastane
beklemektedir. Çocuk Hastalıkları gibi branşta bile tek hekim görev yapmaktadır. Birçok hekim hem
poliklinik, hem acil, hem heyete bakmak zorunda olduğundan kölelik yoğunluğunda çalıştırılmaktadır.
Emniyet teşkilatına artan güvenlik ihtiyaç için faklı illerden polis takviye edilirken, 1 milyonu aşan yaz
nüfusunun artan sağlık ihtiyacına yönelik hiçbir önlem alınmamaktadır. Günlük bin kişiye yaklaşan acil
poliklinik hastası 2-3 nöbetçi hekime baktırılmakta ve günlük 300-400 arası hasta muayene ettirilen
hekimlere üstelik her şikayet için de soruşturma açılmaktadır. Soruşturma açılması gereken hekimler
değil, bu şartları yaratanlardır.
Yerel idareciler Bodrum’un Yalıkavak’tan ibaret olduğunu ve herkesin özel hastanelere gidecek
maddi gücü olduğunu sanmakta, ilçede yaşayan ve hizmet sunan kamu ve özel sektör çalışanlarının
en temel ihtiyacı olan sağlık ihtiyacının karşılanmasına yönelik hiçbir girişimde bulunmamaktadır.
İlçeye yaz aylarında gelen özel sektör çalışanlarının sağlık ihtiyaçları göz ardı edilmekte, onlara adeta
köle muamelesi yapılmaktadır.
Bunun yanında Bodrum emekli, yaşlı nüfusun yoğun yaşadığı bir ilçe olarak geriatrik hizmetler son
derece yetersizdir.
Bodrum’un artan ev kiraları sonucunda burada hizmet verecek kamu personelinin barınma ihtiyacının
nasıl karşılanacağı konusu hiçbir yerel yöneticinin ajandasında bulunmamaktadır. Artan pahalılık ve
dayanılmaz çalışma koşulları nedeniyle görüştüğümüz sağlık ve diğer kamu çalışanları tayin yada
istifayı düşünmektedir.
Özetle Bodrum İlçesinde Kamu Sağlığı hizmeti çökmüştür ve verilememektedir. Daha kötüsü tüm
yerel yönetim unsurları bu konudan bi’haberdir..