Merhum Turgut Özal ‘ın Cumhurbaşkanlığına tepki gösterenlere yönelik manidar bir deyişi vardı ..ALIŞIRSINIZ…ALIŞIRSINIZ.derdi. Ve, gerçekten alıştık hatta bırakın alışmayı, adeta tiryakisi olduk, “ölürse ne yaparız…!” diyenlerimiz bile oldu. *Diyalektik bir gerçekliktir, hiç bir şey vazgeçilmez değildir, her şeye alışılır, İNSAN ALIŞAN CANLIDIR..” Bu veciz sözün müellifini aramayın sağda solda benim tespitimdir ve hayat içerisinde somut gözlemlerle kanıtlanmıştır.:)) “Toplum mühendisliğinin temelinde psikolojik savaş vardır. Toplum mühendisleri kaşelerini mühendisler odası yerine gizli servislerden alan meslek grubudur. İnsanların kurgulanmış olaylar sonucundaki tavırlarını kendi seçimleriymiş gibi hissetmelerini, yönlendirilmiş tepkilerini, tesadüfler sonucu ortaya çıkmış durumların doğal sonuçları sanmalarını sağlarlar. Vereceği tepkileri önceden öngördükleri toplumlara, uygun etkileri yaparak; aslında yapmalarını istedikleri tepkileri yaratırlar. ” “Sağcı solcu diye kimsenin kafasına çivi çakmadı iseniz,” “alevi-sünni, Türk-Kürt gibi bir ayrımla kimseye kin duymadıysanız,” “öldürülen bir gazetecinin katilini İran’da aramadıysanız ” ‘”komünistti” zaten iyi olmuş gebermiş ” deyip vicdanınıza ipotek koydurmamış iseniz, güneşli bir 12 eylül günü filistin askısında jimlastik yapmışsanız; merak etmeyin toplum mühendisleri sizin arsanıza kaçak bina dikemezler. Toplumsal olayların sonuçlarını düşünerek hareket ettiğimizde vereceğimiz tepkilerin kime hizmet edeceğini bilmemiz gerekir. Belimize silah takıp vatan kurtarmaya gerek yok. siz onların istediği tepkileri verip yönenmediğimiz sürece, onlar kaşelerini kırmaya mecbur olacaklardır. Bu mühendislik dalında eğitim veren eğitim kurumları ve bu alanda yetkin olan öğretim elemanları sadece ve sadece “Birleşmiş milletler örgütünün daimi beş üyesi ülkelerde mevcuttur ,bu ülkeler ihtiyaç iktiza ettikçe “bahse konu” ülkelerden karakteri devşirilmeye müsait insanlardan çeşitli burs ve nato kurumlarında ki çakma kurs ve seminerler benzeri yöntemlerle devşirme yapıp eleman yetiştirirler. Ülkemizin içinde bulunduğu kaotik durumu bir de bu açıdan değerlendirmek gerekir. Eğer zerre-i miskal beyniniz varsa girin internete araştırın 1946 yılından bugüne ülke yönetiminde söz sahibi olmuş siyasilerin ve üst düzey bürokratların,genel kurmay komutanlarının görev almadan ve görevleri sürecinde gerçekleşen “AMERİKA SEYEHATLARINI” her gidiş ve dönüşlerinde ki ülkemiz ve bölgemizde ki sorunların nasıl şekillendiğini de karşılıklı mukayese ederek. Var mısınız ? Halk kahramanı olarak baş tacı ettiğimiz “En Kahraman Rıdvan”‘ların kimlerin uşağı olduğunu hayretle göreceksiniz.
-c.biçer-