Demokrasi Öldü, Yaşasın Meritokrasi…

“Demokrasi bizim için bir araçtır istediğimiz durağa gelince ineriz” vecizesi ile bağıra-çağıra vura kıra iktidara gelen kifayetsiz muhterisler,içimizdeki son “demokrasi aşkını da hunharca öldürdüler. Bu saatten sonra artık demokrasi mücadelesi vermenin hiç bir anlamı yok, gelin hep beraber “MERİTOKRASİ” inşa edelim ülkemizde. Meritokrasi: Toplumda en zeki ve en yetenekli olduğu düşünülen kişilerin, o toplumun yönetiminde yer alması demektir. Meritokrasi; yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne, yani liyâkata dayandığı yönetim biçimidir. Bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur. Sözcüğün etimolojisi:Meritum; yeterli ve değer anlamına, kratostan üreyen krasi ise güç, etki ve kuvvet anlamına gelmektedir. Kelimeler birleşince ortaya çıkan kelime ise toplumda değerlilerin, seçkinlerin güçlü ve etkili olmasını savunan bir görüşün adıdır. Dolayısıyla üst kademelerde zeka, çalışkanlık ve diğer mesleki hünerleri bulunan kişilere yer verilmesi anlamına gelmektedir. Meritokrasi’nin beş maddeden oluşan bir manifestosu vardır. Bu maddeler şöyledir; 1. Kayırmacılık yoktur:Ailenizin değil, sizin kim olduğunuz önemlidir. 2. Yandaşcılık yoktur:Başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiğiniz önemlidir. 3. Ayrımcılık yoktur:Cinsiyet, ırk, din, yaş, geçmiş önemsizdir. Yetenek her şeydir. 4. Eşit imkanlar:Herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere gidersiniz. 5. Tatminkar erdemler:En başarılı insanlar, en yüksek tatmine erişirler. * Ülkemizde şimdilik bir distopya olarak algılansa bile böyle bir sistemin varlığı günün birinde uygulanacak olsa; gelişme ve refah düzeyi açısından oldukça etkili olacaktır. Türkiye’nin 1923 de KEMALİZM ile başlayıp 1950 de Demokrat parti mütegallibeleri tarafından inkıtaya uğratılan Türkiye rönesansının tamamlanması ancak “meritokratik” bir yönetim ile mümkündür Böylelikle; cahilliğin egemenliği son bulacak, Sanata, edebiyata, bilime önem veren; IQ’su yüksek olan bireyler yönetimde yer alacaklardır. Aziz Sancar gibi bir insan, Bilim ve Teknoloji Bakanı, Fazıl Say gibi bir insan Kültür Bakanı, Yılmaz BÜYÜKERŞEN gibi bir insan Başbakan ya da Cumhurbaşkanı olacaktır. Ancakkkk: Meritokrasi’ye göre çoğunluk yanlış kararlar verebilir. Karar verme yetkisi her zaman bilinçli olanların yetisinde olmalıdır… Böylelikle, pırıl pırıl beyne sahip olup hiç kullanmadan çamaşır niyetine balkona asanlar değil, gerçekten düşünebilen, ülkenin gelişimi için doğru kararlar verebilen insanların sözü her zaman daha çok dikkate alınacaktır. Ne oldu…? Dumura mı uğradınız..? Yoksa..! Feleğiniz mi şaştı..? Tabi bünye kabul etmedi bunu, Siz alışkınsınız damat Berati paşaların hazineden sorumlu maliye bakanı olmasına, müptela olmayan göt de don durmaz misali alerji yaptı. Sabah söylediğini ikindi olmadan inkar eden boşbakanlara müptela olunca bünye böyle epilektik reaksiyonlar gösteriyor. Tikel tümelin niteliklerini taşır. “Kemâ tekûnû yuvella aleyküm” (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar). -Ali imran- Elin keferesi de demiş ki: “Her millet layık olduğu şekilde yönetilir….” Meritokrasi adında uygulanmış,denenmiş bir yönetim şeklinin de var olduğunu bilmeniz için yaptım bu çalışmayı, hani sonradan bundan iyisi vardı da biz mi kullanmadık ..? demeye siniz diye.

-c.biçer-